İnsan ve Benlik 

Bizi diğer canlılardan ayıran pek çok özelliklerden biri de bizim kendimizi uzaktan görebilme yetimizdir. Bu yetiye ‘’kendilik bilinci (benlik bilinci)’’ diyoruz.
İki yaşa kadar diğer memelilerden farklılıklarımız çok azdır. Fakat iki yaş civarı , insanoğlunun evrim sürecinde ortaya çıkmış en çarpıcı ve en önemli şeyi , kendine dair bir bilinç ortaya çıkar. Kendini anneden ayrı bir ‘’ben’’ olarak fark etmeye başlar. Daha önce anneyle oluşturduğu ‘’bizin’’ bir parçasıdır. Artık çocuk kendi özgürlüğünün farkına varmaya başlar. Bu özgürlüğü anne ve babasıyla olan ilişkisi bağlamında hisseder. Kendi anne ve babasından ayrı bir kişilik olarak deneyimler , gerekirse onlara karşı durabilir.

İnsanın kendine ilişkin farkındalığı en önemli özelliklerinin kaynağıdır. Bu özellik bize ‘’ben’’ ve ‘’dünya’’ arasındaki ayrımı yapabilme gücü verir. Andan sıyrılıp , kendimizi gelecekte ya da geçmişte hayal edebilmemizi sağlayan zaman tutma becerisini verir. Böylece biz geçmişten ders alıp , geleceğe dair planlar yapabiliriz. Bu yüzden biz bir tarihçeye sahibiz. Tarihimize dışarıdan bakabilir ve birey olarak kendi gelişimimizi etkileyebiliriz. Hatta bir toplumun , ulusların tarihini değiştirebiliriz.
Benlik bilincimiz bizim ‘’sembol’’ kullanma becerimizin de temelini oluşturur. Bu bir şeyi asıl olduğu halinden ayrı görebilmenin yöntemlerindendir aynı zamanda. Ve bu sayede insanoğlu ‘’güzellik’’ ,’’mantık’’ ve ‘’iyilik’’ gibi soyut kavramlarla düşünebilir.

Benlik bilincimiz sayesinde kendimizi başkalarının gözüyle görebilir ve diğer insanlarla empati kurma becerisini kazanırız. Bir diğerinin yerinde olsaydık ne yapardık , ne hissederdik diye sorma olanağı sağlar. Ne kadarını kullanabiliyoruz bu becerilerin bilinmez fakat böylece apartman komşularımızı sever , etik değerler konusunda hassasiyet geliştirebilir , gerçekleri görebilir , güzellikler yaratabilir , kendimizi ideallere adayabilir ve hatta gerekirse onlar uğruna ölme gücünü bulabiliriz. 
Kişi olmak bu gizli güçleri kullanabildiğimizde mümkün.

Benliğe sahip olmanın bedeli ağırdır. Endişeyle , içsel krizle baş etmemiz gerekir. ‘’ Biz ‘’ iken yani çocuğun bir diğer yarısı annesi iken güvende olduğu , korunup kollandığı , tehlikesiz bir hayatı vardı. Oysa artık kendi başına , yalnız bir şekilde , ebeveynlerinin verdiği kararların koruyup kollayıcılığından uzakta korkutucu bir hayat sürme ihtimaliyle karşı karşıyadır. Ebeveynleri tarafından sevilen , desteklenen ama şımartılmayan sağlıklı çocuk yüzleştiği endişe ve krizlere rağmen gelişimini sürdürür. Fakat anne/babası tarafından bilerek ya da bilmeden kendi çıkarları ya da nefret edilip reddedilen çocuk yeni yeni edinmeye başladığı bağımsızlığına dair denemeler yaptığında , az da olsa destek göreceğinden emin olmadığında onlara sımsıkı tutunup bu bağımsızlık kapasitesini yalnızca olumsuzluk ve inatçılık şeklinde kullanır.

Benlik daima kişiler arası ilişkilerden doğar ve gelişir.

Şimdi ilişkilerimizi yeniden gözden geçirme ve bazen durup , kendimize uzaktan bakma zamanı gelmedi mi sizce? Üstelik bunu en tepedeki insanlardan başlayarak yapılması gereken bir şey mi acaba?